20 Şubat 2011 Pazar

Haftalık Blog

20 Şubat 2011 Pazar 0
Selam Cücük' üm!.. Sana gene yazamadım ama inan bazen zor geliyor sana yazmak. Neden biliyor musun sadece metin eklemeyi sevmediğim için görsellerin de büyük kısmını kendim hazırladığım için vakit alıyorsun. Olsun ama bak yazıyorum şu an hadi yine iyisin... =)


Günlük değil haftalık olacak bu o yüzden sana Salı gününden bahsederek başlıyorum. Malum MT5 başladı. İlk ders de hoca seçimi vardı. 12 adet güzide hoca içinden beni cezbeden 2 isim vardı. Cem İ. ve Bünyamin D. bu iki isim arasında seçim yapmam gerekiyordu çünkü kurada 70. sıra numarasını çekmiştim ve her iki isim de boştu. Malum serde yarışmacılık ruhu var. Bu iki isim de yarışmacı. Seçim yapmakta oldukça zorlandım. İç dünyam öyle karışıktı ki Cücük anlatamam. Her iki mimarın da tarzını beğeniyordum o yüzden seçim yaparken uygulanmış proje sayısı, bürosunda çalışan insan sayısı, son yarışmada (izmir opera) hazırlanmış projeler vb gibi birçok kriteri gözönünde bulundurarak Bünyamin D' yi seçtim. Hicran da çalıştığı ofiste O' nun projelerinin uygulama projelerini hazırladığı için seçimini aynı yönde kullandı. Seçtikten sonra "Geçen sene O' ndan (B.D.) alan 5 kişi geçmiş" ve ardından "O' ndan alan 3 kişi geçmiş" gibi gittikçe azalan kişi sayısına bağlı söylentiler kulağıma ilişti. Olsun ben bardağın dolu kısmına bakıyorum. Sonuçta 3 kişi geçebilmiş... =)

Çarşamba-Perşembe evdeydim; genelde öğleden sonra kalkıp, spora gidip akşam da film falan izledim. Sırasıyla V For Vendetta ve Reconstruction' ı izledim. İkisini de beğendim açıkçası. Sinemayı biraz geriden takip ediyor olabilirim, olsun gene de izliyorum anacım!.. =) Cuma günü ise okula gidip MT5 hakkındaki seminere katıldım. Güven Ş. bize proje yapacağımız alan (Esentepe) hakkında bilgiler verip, geçen dönem yapılan projelerden örnekler sundu. Ardından Esentepe' de buluşup alanı gezdik.

Bu iş bittikten sonra Beşiktaş' a gidip Guitar Hero oynadık. Bu sırada 10 kişiydik. Ben, Esra, Ozan, Barış, Enes, Merve, Zeycan, Erhan, Hıdır ve Alican. Buradan çıkıp Tabu XL oynadık bu sırada yanımızda Emre Ahmet Hafsa ve Alican' ın adını bilmediğim ve birazdan bahsedeğim mekanda gözlük ve göz numarası hakkında konuştuğum çocuk vardı.

Beşiktaş' tan Taksim' e geçtik. Klan' ın yancı mekanı ayrı bir yer olarak açılmış oraya oturduk. Burada da sohbet falan ettik. Erasmus üzerine konuşuldu. Emre yurtdışında yaşadığı biletsiz seyahat hikayesini bizimle paylaştı. Esra senden bahsetti Cücük. Adresini andı reklamını yaptı. =) Fotoğraf falan çekildik. Bu sırada ben Cansel' le Esra' nın mesaj haklarını umarsızca sömürerek mesajlaşıyordum.  Cansel de Taksim' de, arkadaşı Burçin' in ofisinde Anıl için çektiğimiz videoları dijital ortama aktarma işini bitirmiş benimle beraber dönmek istediğini belirtmişti. Bu video işinden sana bahsetmemiştim Cücük. 20 Şubat Anıl' ın doğumgünüydü ve herkes O' nun hakkında birşeyler söylemişti ve Cansel ve bunu montajlayıp kendisine doğumgünü hediyesi olarak sunacaktı gerçi yetiştiremedi o ayrı, olsun düşünmesi yeter.Birkaç güne biter zaten.

Neyse işte Taksim' de Cansel' le buluşup onların evine gittik. Nazlı ile konuştum ve ne zaman Nazlı' lara gitsem denk geldiğim Adını Feriha Koydum isimli klişe senaryolu diziyi ve bunu takiben Beyaz Show' un bir kısmını izledik zaten Nazlı uyuyakalmıştı.  =)




Cumartesi günü saat 15:30' da kalktım evet rahatça uyuyabildiğim son günlerin geldiğini damarlarımda hissediyordum. Bu hakkımı sonuna kadar kullanmak istedi bünyem. Spora gittim ve sonra Anıl' ın doğumgününü kutlamak adına Küçük Beyoğlu' na gittik. Burada yanımda Cansel, Anıl, Nazlı, Doğuş ve Berkcan vardı. Semih bir arkadaşının düğününde olduğu için aramızda değildi. Ama gecenin ilerleyen saatlerinde O da aramıza katılacaktı. Küçük Beyoğlu' nda sıkıldım adeta Cücük. Doğuş' un bitmek bilmeyen seks muhabbetleri beni bunaltmış kendimi farm Frenzy 2' ye vurmamı sağlamıştı. 2-3 bölüm geçtim iyi oldu. Ama hava soğukluğu ayaklarımı hissizleştirmişti adeta. Otobüs duraklarına koşar adım gittik. Hatta Doğuş o kadar üşümüş ve hızlanmıştı ki bizden önceki 110' a binmişti. =) Otobüsten inince Semih bizi aldı ve evlere dağıldık.

Ha bu arada Cücük gene unutacaktım. Kadıköy İskelesi ve Yakın Çevresi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışmasından satınalma ödülü kazandım lan! =) 14 adet eşdeğer ödül verilmiş bile olsa benim için anlamı büyük.. =) Hadi öptüm seni!..

15 Şubat 2011 Salı

Damsız Girilmez

15 Şubat 2011 Salı 2
Eskişehir' e gittim Cücük. Evet okul açılmadan bir haftalık tatilimin 4 gününü bu güzide şehirde geçirdim.

İlk gün yani Perşembe günü saat 14 gibi kalktık zira gece 5 gibi Eskişehir' e varmıştık. Aslında gece 3 buçuk gibi varmamız gerekirken tren rötar yaptı. =) Bildiğin bozuldu, yarım saat bekledik ardından benzinli lokomotif bizi 18km hızla çekti falan. Aslında bu yavaşlık birinin hoşuna gidiyordu O da Apo' nun kedisi Suzan' dan başkası değildi çünkü Suzan' ın çok çişi gelmiş ancak trenin hızından şikayetçiydi, huysuzlanıyordu vs.. =)

Neyse Perşembe demiştim. Perşembe Anadolu Universitesinin 2 Eylül Kampusune Apo' nun ders seçimi konusunda danışman hocasına soru sorması için gittik. Danışman demişken Apo' nun danışmanı Alper Hoca oldukça cool bir insandı. Azarlama ile öğüt verme arasındaki çizgide gidip geliyordu. Bu sırada yanımızda Muğla-Milas' tan dikey geçiş yapmış olan Murat da vardı.

Okuldaki işimiz bittikten sonra Eskişehir' in akşamlarına aktık Cücük. Sokaklar caddeler gezdik falan. Ardından oradaki Leman kültüre gittik. Güzel dekore etmişler beğendim. O günü öylece bitirdik. Ertesi gün ise gene 2 Eylül kampüsüne gittik Apo SSK işini halletmek için öğrenci belgesi alacaktı.Hatta yolda Mimar Sinan Univesitesi' nin öğrenci işlerini andık. Bir öğrenci belgesi için bile bürokratik engeller koyarlardı Pazartesi Çarşamba ve Cuma günleri verirlerdi öğrenci belgelerini ne komikti ya şimdi okullarımız çok hızlı falan derken Apo' nun okulu da Cuma günü başvurmamıza rağmen öğrenci belgesini Pazartesi alabilirsiniz diyince güldük baya. =) Bu arada 2 Eylül Kampüsü içindeki hazırlık binasını mimari açıdan başarılı buldum.

Sana biraz Eskişehir' den bahsetmek isterim Cücük. Burada şehircilik güzel kurgulanmış. Ayrıca heykellerin bazıları göz yorsa ve renkleri ilginç de olsa güzeller. Olmamasından iyidir diyorum ama bazıları kötü be Cücük' üm. Ama demin demiştim ya hazırlık binası diye heh işte onun bahçesinde kırmızı bir heykel vardı onu beğendim.

2 Eylül Kampusunden sonra Anadolu Universitesi' nin ana kampusu olan Yunus Emre kampusune gittik. Gerçekten büyük bir yer burası. Mimari açıdan bakacak olursak yapıların cephleri tuğla kaplamadan geçilmiyor. Sanırım yakınlarda ciddi bir tuğla üretimi var.

Kampusten sonra Esra ile buluştuk. Esra' dan bahsetmemiştim sana Cücük. Mimar Sinan' dan arkadaşımız da O da. Tekstil okuduktan sonra güzel sanatlara hazırlanıp Anadolu Universitesi' nin Resim bölümünü kazanmıştı. O' nunla Erasmus öğrencilerinin takıldığı bara gittik. Bir sürü ülkenin bayrağı vardı. Masalara adisyon olarak ülkelerin bayrağını veriyorlardı. Bize İran' ın düşmesi düşündürücü tabi. =)

Bu bardan ayrıldık ve oraların meşhur gece klubu 222' ye gittik Cücük' üm. Burada bildiğin kurtları döktük. Baya eğlendik ve yorulduk. Gece Esra' yı evine bıraktıktan sonra Apo' nun arkadaşı Fatih' i tren garından aldık. Kendisi haftasonu için gelmişti.

Cumartesi günü oraların geleneksel mahallesi olan Odunpazarı' na gititk. Burayı da turistik bir doku haline getirmişler.  Başarılı uygulamalar vardı. Sadece evleri restore etmeyerek, karikatür, lületaşı- cam müzesi gibi müzelerle donatmışlar çevreyi. Karikatür demişken bir karikatür vardı ki hoşuma gitti açıkçası tam bir doğu-batı sentezi olmuş. =) Buradaki evler geleneksel Türk Evi ve lületaşı gerçekten ilginç bir taş. O bölgede çıkıyormuş. Oyması kolay ve zevkli. Buradan arkadaşlarıma hediyelik eşya almamın başarılı bir seçim olduğunu düşünüyorum bu yüzden. Odunpazarı' nda bir tepeye çıkıyorsun ve tüm Eskişehir ayaklarının altında oluyor. Gerçekten de heryeri görebiliyorsun panoromik bir görüntü var önünde.


Odunpazarı' ndan sonra Sazova parkına gittik. Tematik bir park yapmaya çalışılmış burada. Göletiyle çevre düzenlemesiyle ve etrafında dolanan ufak treniyle dikkatimi çeken bu parkta Türkiyenin çeşitli kulelerini toplayarak yapılmış bir şato var ki evlere şenlik. Galata kulesi, Antalya Yivli Mimare vb gibi kuleleri toplayıp "Masal Şatosu" yapmışlar. Ah bir de anlam veremedğim şu maviye boyamasalarmış da Disneyland etkisinden kurtulsaymış dedim. Şatonun dışında bir de Kristof Kolomb' un ve Nuh' un gemilerinin maketi var. Kristof Kolomb' un gemisi neyse de Nuh' unkini hiç yapmasalar da olurmuş. Sanki şatonun inşaatında kullanılan kalıpların ahşaplarından artanlarla yapılmış derecede minik birşeydi. =) Parkın panoromik fotosunu çekmek için kullandım bu gemiciği. =)


Pazar günü yani son günümde ise Kentpark' a gittik. Burasını duymuşsundur belki Cücük. Eskişehir' in plajı olan yer. Buranın pek bi atraksiyonu yoktu malum ölü sezonda gittim ya. =) Boştu, bahar ve yaz aylarında burayı zihnimde canlandırdım ve gayet eğlenceli bir yere benzedi gözümde.. =)

Evet Eskişehir böyle birşeye benziyordu. Ama birşeyi eklemeden bitirirsem ayıp olurdu o da billdoardlar. Eti Eskişehir' i ele geçirmiş ok bunu anlıyorum ama neden Kibariye sorarsım sana ey Eti!  Gittiğimiz heryerde bu reklam vardı; universite kampsulerinde, tramvaylarda, sokaklarda, caddelerde heryerde ulan!

7 Şubat 2011 Pazartesi

Ne Desem Bilemedim

7 Şubat 2011 Pazartesi 0
Selam canım bloğum Cücük. Bilirsin ben yoğun bir şahsiyetim. Sana gene ilişemedim affet beni. Okuldaki projemi teslim edip jurisini atlattıktan sonra "Kadıköy İskelesi ve Yakın Çevresi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması" başlıklı yarışmaya katıldım. Bu süreçte tek kişilik bir ordu gibi çalıştım yahu.

Projeyi hazırlama süreci yorucu ve yoğundu. Ama içime sinip öylecene gönderdim. Bu 9 günlük süre içinde hasta bile oldum düşün. Ne günlerim geçti.  Arkadaşlarımın düzenlemiş olduğu organizasyonlara katılamadım. Üzgünüm. Herşeyde bir hayır vardır unutma Cücük. Burada ne yazıldıysa o!

Pazar günü Nazlı' yı da alıp Beşiktaş' ta bizi bekleyen; Anıl, Cansel, Nevzat, Doğuş ve Semih' le buluştuk. Onlar açtı ama ben yeni kahvaltı etmiştim. Sinop Mantı' da mantı yediler. Ardından Beşiktaş' ta otobüs duraklarının arkasındaki boşukta taburelerini dizmiş kafetaryada birer Türk Kahvesi içtik. Kahvenin yanında Anıl' la beraber aldığım "orta" boy tulumba tatlısı vardı. Nevzat'la Semih o akşam Galatasaray-Eskişehir maçını yerinde izleyecekleri için çok heyecanlılardı ve aramızdan ayrılıp stadın yolunu tuttular. Doğuş da yaklaşan 6 bütü için ders çalışmak adına evin yolunu tutmak için karşıdaki otobüs duraklarına yöneldi. Anıl da orada aramızada ayrıldı. Ben, Cansel ve Nazlı ise Çarşı' da biraz gezdik. Onlar kıyafet baktılar birkaç parça birşey aldılar falan.

Çarşıda geçirilen yaklaşık 20-25 dakkalık süreden sonra İstinye Park' taki H&M ' e gitmeye karar verdik. Zira Cansel' le Nazlı burayı çok övmüş, bende de ciddi bir merak uyandırmıştı. Ama şunu diyebilirim ki gittiğimizde farkettik ki o gün H&M tam bir hayalkırıklığıydı. Hiç güzel birşey yoktu Cücük. 

Eve gelince msn de, şu an memleketi Kayseri' de olan Ozan' la konuştuk biraz. Kendisi ders seçimi konusundaki kaygılarını belirtti ve bloğumun takipçilerinin Kayseri' de bile olduğunun fotoğrafını yolladı.. =)

Şu birkaç günlük tatilimde Call Of Duty Black Ops oynamaya karar verdim ve oyunu kurdum. Önümüzdeki günlerde oynamayı hedefliyorum Cücüğüm.. :D
 
◄Design by Pocket, BlogBulk Blogger Templates. Blog Templates created by Web Hosting