23 Mart 2011 Çarşamba

Lavanta Kokusu

23 Mart 2011 Çarşamba 0
Merhaba Cücük özledim seni. Bağlandım sana farkında mısın bilmiyorum. Cumartesiyi anlatmak isterim sana. Spordan Nazlı ve Semihle buluşup Ceviz Ağacı' nda oturduk. Daha sonra da Cansel katıldı aramıza. Nazlı' nın Pazar günü sınavı olduğu için Kadıköy' e gitme planımıza katılmadı. Az ısrar etmedim ama... Gizem' i de çağırdım ama O da ananesinden izin almadı. Kadıköy' de güzel bir mekan keşfetmişler ben de beğendim açıkçası loş bir mekan ve müzikleri softtu. Burada şarap içtik. İçtikçe kafalar güzelleşti biraz Semih benim telefonumdan Doğuş' a ve Gizem' e mesaj atmaya başladı. Hatta Doğuş' a burada telaffuz edemeyeceğim şeyler söyledi.. =)  Semih in ardından Cansel de benim telefonumdan Gizem' e mesajlar attı falan. Sohbet güzeldi, genelde Anıl' dan bahsetmiş olsak da kadın-erkek ilişkilerinin vurgulandığı bir ortam vardı. 

Pazartesi ise, Pazar günü hazırladığım Kentsel Tasarım projesinin kritiklerini aldık. Burada binaların kaç katlı olduğunun eksik olduğu denildi gülüp geçiyorum onu boşver.. Kasıcı bir yapı fiziği uygulamasından sonra çok sevdiğim, en çok zaman ayırdığım dersim toplumsal yapılar ve tarihsel dönüşümler dersine katıldım. En önde oturan kızın adını yoklama listesinden çıkarmaya çalışırken Habibe' nin yanlış yönlendirmesi sonucu başka bir isimi aldığımı akşam facebooktan bakınca anladım. Burada ne yazıyorsa o oluyor cücük. Akşam spordan sonra Semih Doğuş ve Nazlı' yla buluşup, biraz oturup eve gidip slumdog millionaire' i izleyip uyudum.

Salı günü ise bitmek bilmeyen juriye katıldım. Okuldan sonra spora gelmiştim. Bu ara proje yok ya sık sık gelebiliyorum spora onu farkettim. =) Ardından sırasıyla Semih, Doğuş, Berkcan, Cansel ve son olarak işten çıkıp aramıza katılan Nazlı ile buluştum. Gene fiks mekan Ceviz Ağacı' ndaydık. Değişik olarak şunu belirtebilirim: Cansel, Başak Abla' sı için hazırladığı defterin kapağına takma kirpik alacaktı bu yüzden Shopping Fest kapsamıyla saat 23 e  kadar açık olan Capitol' e gittik O' nunla. Takma kirpik aldığımız yerde lavanta vardı elime sıktım bak hala kokuyor ne de güzel kokar lavanta. =)

19 Mart 2011 Cumartesi

Vidanjör

19 Mart 2011 Cumartesi 0
Selam Cücük nasılsın? Beni sorarsan iyiyim ya.. Güzel geçti günüm... Bu sabah juri devam ediyordu ama benim için bitmişti biliyorsun. Ama ben gitmemzlik etmedim tabi geç gittim sadece. =) Juriden sonra Ayça' nın dersi için çekeceği stop motion film için Taşkışla' ya gittik Elif' le. Filmde -sonradan eklenecek olan- sanal siyah bantı tutuyormuş gibi yapıp Elif' e yöneltince O' nun duyarsız kalması beni kızdırmış "Ne o? Neden sen devralmıyorsun bantı? Vidanjör mü geliyor sanki?!" gibi bir espri yapmam daha sonra geç saatlerde bana gelen mesajdan da anladığım kadarıyla Ayça' nın pek bi ilgisini çekmişti.. :D

Neyse Cücük ardından Süleymaniye' deki iş arkadaşlarımı ziyaret etme kararı aldım hava güzeldi İstiklal Caddesi' nden Karaköy'e yürüme kararı aldım bu yüzden. Caddede yürürken Demirören AVM nin bitmiş hatta açılmış olduğunu gördüm. Kapısındaki damalı şapkalı güvenlikler ve yapının plastiği bana çok itici gelse de iç mekan çözümlerini keşfetmek adına girdim binaya. Galeri boşluğundan okuduğum kadarıyla zemin kotundan en az 3 kat, üste de 4-5 kat falan çıkmışlar. Daha ne diyeyimbilemedim sıradan avm olmuş lan. Mimari Han Tümertekin' di bunu biliyordum ama bir saat sonra Cemil' den öğrendim ki geçen sene çekilmiş O projeden yani şu sonuç ürün hangi mimara ait onu bilemiyorum. Alt 3 katını komple teknoloji mağazı Satürn yapmışlar. 8 GB USB bellek aldım oradan.  Buradan çıkınca kendimi yorgun hissettim ve Süleymaniye' ye gitmek zor geldi ve canım tiyatroya gitmek istedi Cücük. Hem Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesini yapıldığından beri ziyaret edememiştim. Önce oraya uğrar biletimi alıp sonra da Cemil' e uğrarım diye düşünmüştüm zira kendisi Harbiye' de çalışıyordu. Aradım Cemil' i ve kendisinin Osmanlı Bankası Müzesi inşaatının şantiyesinde olduğunu öğrendim. Karaköy' deki bankalar caddesindeydi bu yapı. Oraya gitmeye karar verdim ama tiyatro isteğim azalmamış aksine artmıştı. Atlas pasajındaki küçük sahneye uğradım devlet tiyatroları için ancak biletler bitmişti.

Cemil' e ziyaretimi gerçekleştirdim. Şans eseri bu yapının da restorasyonunu ve modern eklerini de Han Tümertekin yapmıştı. Demin de belirttiğim gibi Demirören projesi hakkındaki gelişmeleri Cemil' den öğrendim. Neyse Cücük' üm şantiyeyi gezdim. Bina resmen ayrı bir dünya. Baya büyük bodrum katlarından çatısına kadar çıktım. Bodrum katında kocaman  kasalar vardı. Kasalar o kadar büyüktü ki işçilerin soyunma odası olmuştu. Çatısına kadar çıktım diyince çatı katı sanma Cücük. Çatının da üstüne çıktım... :D Manzara müthişti. Burada Cemil' den ve sevgilisi Merve hakkında konuştuk, dertleştik biraz. Sonra Cemil' i daha fazla işinden alıkoymamak adına ayrıldım.

Akşam Zeliha ile buluşacaktım. O yüzden Kadıköy' e geçtim vapurla. Kendisini beklerken Haldun Taner sahnesi gişesinden 20:30 daki Muhsin Ertuğrul sahnesinde oynayacak olan "Tehlikeli İlişkiler" oyununa bilet aldım. Kadıköy' de yemek yedikten sonra Kabataş' a oradan da Harbiyeye geçtik. Yolda Elif' in atttığı "Ayça hala vidanjöre gülüyormuş" mesajı okudum.. :D

Oyunu izledik. Oyun gayet başarılıydı Cücük. Dekor yoktu ama dekor görevi gören 5 tane büyük ayna vardı ki kovalamaca ve sondaki savaş sahnesinde görsel açıdan çok güzel olanaklar sundu bize. Ayrıca kostümler de ilgi çekiciydi. Oyunda dikkatimi çeken bir replik vardı onu seninle paylaşmak isterim : " Utanmanın da, acı çekmek gibi sadece bir defaya mahsus olduğunu yakında anlarsınız..."Levent Üzümcü başroldeydi. Bana diğer tanıdık gelen isim ise Binbir Gece' deki Nadide Hanım oldu.. =)

Oyundan sonra Mecidiyeköy' e yürüdük. Ara sokakları tercih ettim çünkü ara sokaklarını hiç keşfetmemiştim Pangaltı' nın. Çok da iyi oldu cumbalı sıra evlere denk geldim. Hoşuma gitti. Böyle kent okuması bol, şantiye çatısına çıkarken aksiyonu bol, film çekerken ve tiyatro izlerken sanatı bol bir gün olmuştu benim için. Kendine iyi bak Cücük...

18 Mart 2011 Cuma

UP

18 Mart 2011 Cuma 0


Cücük sana yazmayacaktım bugün ama yazasım geldi. Up ı izledim de çok doldum lan. Cidden 3 kez  ağladım. (Burasi biraz spoiler içerecek Cücük kusura bakma) İlk 10 dakikalık kısımda Ellie ve Carl ' ın tanışma ve hayat  hikayesinin özetlendiği kısım içimi öyle bir burktu ki film boyunca onun etkisinden kurtulamadım zaten. Daha sonra filmin ortasını geçtikten sonra  Carl' ın Ellie' nin My Adventure Book' undakı Stuff I'm going to do kısmındaki fotoğraflar da içimi acıttı ve en sonda ufaklığın rozet takma gününde babasının gelmeyip, Carl' ın gelip Ellie' nin yıllar önce ona taktığı gazoz kapağını velete takması da noktayı koydu bende. (Spiler uyarısını kapatayım Cücük) Filmi öyle bir anlattım ki sanırsın ki aşırı duygusal. Belki de aşırı duygusal bilemeyiz Cücük ama ben bu filmden sonra lohusa dönemine girmiş kadınlar gibi oldum. İyi geceler öpüyorum seni gıdığından...

17 Mart 2011 Perşembe

Ulasamadım Sana...

17 Mart 2011 Perşembe 0
Ulaşamadım sana canım bloğum. Çok korktum inan. Mahkemeler engellemiş seni. Hergün yolunu gözledim. Yazamadım, sustum içime attım. Düğüm düğüm oldu hatta içim. Çok yazasım vardı zaten. İnan insan elindekilerin değerini gidince anlıyormuş. Çok özledims seni Cücük!!!!111birbirbir Biraz duygusal yaklaşmış olabilirim ama cidden geçen gün yokluğunu hissettim olm!.. Umarım bir daha senden ayrı kalmam.


Baya birşey birikti gene. Kronolojik olarak davranırsam geçen haftadan başlamak lazım gelir. Günlerden bir gün ben Hicran Tamer okulda takılıyoruz hatta tam bir hafta öncesi çünkü hatırladım Habibe ve Esra gelmemişti o gün okula. Tamer' le projeden (mt5) ve Nevzat Sayın' ın Emirgan' daki projesinden falan bahsediyoruz. (Yapı Fiziği 2 dersi için bu projeyi inceleyeceğiz de ondan) neyse işte Tamer seni sordu. "Oraya sen mi yazıyorsun" dedi. Ben de yok başkası yazıyor diye dalga geçtim. "O kadar şeyi sen mi yazdın" diye sordu. Yazmama şaşırdı. Evet yazıyordum. Yazmak keyifli geldi yazıyorum ama sadece metin değil seni görsel açıdan da zengin tutmayı severim Cücük bilirsin.

Neyse canım Cücük' üm. Bu arada kronolojik sıralamada hata yaptım Salı günü de Habibe' yle maket yapmıştık. Güzel oldu vesselam. Habibe' nin eli su topladı hatta. Benim de arazi katmanlarını yapıştırmak için uyguladığım pres yöntemi görülmeye değeri. =) Cuma günü projeden sonra mt4 çalışan insanların yanına gittim çünkü biz salı günü maket yaparken onlar da komple Istanbul Boğazı' nın maketini yapmak gayreti içindeydiler. İlgimi çekmişti ve son halini görmek istedim, pek ilerleme katetmemişlerdi ama. =)

Cuma akşam mimarlar odasına gittim. Kolokyum ve ödül töreni vardı Kadıköy İskelesi yarışmasının. Bu sırada yanımda Ozan Ş. ve Seda vardı. Etkinliğe Feride Ö Zafer A. Güven Ş ve Serhat B. de katılmıştı.Soru-cevapların ardından sergide projelere baktık. Elif' le Ayça' nın (daha sonradan farketmeden kaldırdıklarını öğrendim) tarihi iskeleyi kaldırmış olmalarına şaşırdım. Feride Hoca Cansel' in benim için yaptığı karavata ilgi gösterdi. =) Ozan yanında bir arkadaşını da getirmişti onlar Galata köprüsüne balık-ekmek yemeğe gittiler biz de sergiyi biraz daha gezip Karaköy Güllüoğlu Baklavacısı' nın yolunu tuttuk. =) Özlemişim bu tadı Cücük. Mimar Sinan' dayken daha sık yerdim. Baklava yerken lafladık Seda 'yla. Uğur' dan ayrıldığını öğrendim. Herşeyin hayırlısı dedim.  Dönüş için vapur iskelesine gittiğimizde Mimar Sinan' dan arkadaşlarım Ahmet ve İlker' e denk geldik.. Onlar da okuldan dönüyorlarmış. Vapurda da İsmail Barış Apo ve diğer arkadaşlarımızdan konuştuk.



Salı günü yani dün Juri vardı bloğum. Çok güzel hazırlanmıştım. Hatta maketimi kurarken Cem İ. "ilüzyonist bir tavrı var" dedi. =) Büyük bir heves ve heyecanla projemi sundum. Genel olarak fikirlerimi beğendiler gelişmesi için birkaç öneri sundular. Demin bahsettiğim kravatı bugün de takmıştım o da en az proje kadar sükse yaptı.. =) Juri' deki diğer isimler de Ayhan B. Almula K. Candan Ç. idi. Bünyamin D.' nin işi çıkmıştı herhalde. Juride sadece 20 kişiye sıra geldi. Diğer 50 kişiye de Cuma günü bakılacak, umarım o zman Bünyamin D. gelir çünkü diğer projeleri karşı tavrını merak ediyorum...

Cansel' in kadrolu bir işe başladığını öğrendim dün. Kendisi adına çok sevindim. Paralı bir televizyon yayınının Türk sineması kanalında mozaik yapmak üzere işe girmişti. Maaşı sigortası yıllık izni herşeyi tanımlıydı. İlk günden de Çılgın Bediş' i mozaiklemiş hatta... =)

5 Mart 2011 Cumartesi

Yogunum Canım

5 Mart 2011 Cumartesi 0
Evet Cücük yoğunum. Cidden yoğunum. Mimar olmaya çalışıyorum biliyorsun. Bünyamin D. ile çalışmak biraz zormuş onu anladım. Çalışmaktan kaçınmam bilirsin. O yüzden sana şu sıralar yazamassam üzülme bana. Kırılma bana. Gücenme bana.

Zaten sana erişim yasaklanmış ama ben yazıyorum merak etme.. =) Neyse haftanın kısa bir özetini yapacak olursak, projede Esentepe bölgesine mixed-use proje yapıyoruz bunu biliyorsun zaten. Çalışma bölgesinin ortak bir maketini yapmak için perşembe günü fakültenin bodrum katında buluştuk. Ben Merve Zeycan Erhan Ozan Veysel Uğur Müge ve isimlerini hala bilmediğim, 2 farabi öğrencisi daha vardı. Bir farabi öğrencisi yanında yancısını da getirmişti. Belki de sevgilisiydi bilemiyorum burada dedikodu yapmak istemiyorum. =) Neyse işte saat 18 gibi başladık makete ve 23te bitti. Herhes bir ucundan tutmuştu fena da olmamıştı hani.

Cücük şimdilik bu kadar yazıyorum sana çünkü çok önemli gelişmeler yok ama genel olarak okul monotona bağladı söyliyim... =)
 
◄Design by Pocket, BlogBulk Blogger Templates. Blog Templates created by Web Hosting