19 Mart 2011 Cumartesi

Vidanjör

19 Mart 2011 Cumartesi
Selam Cücük nasılsın? Beni sorarsan iyiyim ya.. Güzel geçti günüm... Bu sabah juri devam ediyordu ama benim için bitmişti biliyorsun. Ama ben gitmemzlik etmedim tabi geç gittim sadece. =) Juriden sonra Ayça' nın dersi için çekeceği stop motion film için Taşkışla' ya gittik Elif' le. Filmde -sonradan eklenecek olan- sanal siyah bantı tutuyormuş gibi yapıp Elif' e yöneltince O' nun duyarsız kalması beni kızdırmış "Ne o? Neden sen devralmıyorsun bantı? Vidanjör mü geliyor sanki?!" gibi bir espri yapmam daha sonra geç saatlerde bana gelen mesajdan da anladığım kadarıyla Ayça' nın pek bi ilgisini çekmişti.. :D

Neyse Cücük ardından Süleymaniye' deki iş arkadaşlarımı ziyaret etme kararı aldım hava güzeldi İstiklal Caddesi' nden Karaköy'e yürüme kararı aldım bu yüzden. Caddede yürürken Demirören AVM nin bitmiş hatta açılmış olduğunu gördüm. Kapısındaki damalı şapkalı güvenlikler ve yapının plastiği bana çok itici gelse de iç mekan çözümlerini keşfetmek adına girdim binaya. Galeri boşluğundan okuduğum kadarıyla zemin kotundan en az 3 kat, üste de 4-5 kat falan çıkmışlar. Daha ne diyeyimbilemedim sıradan avm olmuş lan. Mimari Han Tümertekin' di bunu biliyordum ama bir saat sonra Cemil' den öğrendim ki geçen sene çekilmiş O projeden yani şu sonuç ürün hangi mimara ait onu bilemiyorum. Alt 3 katını komple teknoloji mağazı Satürn yapmışlar. 8 GB USB bellek aldım oradan.  Buradan çıkınca kendimi yorgun hissettim ve Süleymaniye' ye gitmek zor geldi ve canım tiyatroya gitmek istedi Cücük. Hem Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesini yapıldığından beri ziyaret edememiştim. Önce oraya uğrar biletimi alıp sonra da Cemil' e uğrarım diye düşünmüştüm zira kendisi Harbiye' de çalışıyordu. Aradım Cemil' i ve kendisinin Osmanlı Bankası Müzesi inşaatının şantiyesinde olduğunu öğrendim. Karaköy' deki bankalar caddesindeydi bu yapı. Oraya gitmeye karar verdim ama tiyatro isteğim azalmamış aksine artmıştı. Atlas pasajındaki küçük sahneye uğradım devlet tiyatroları için ancak biletler bitmişti.

Cemil' e ziyaretimi gerçekleştirdim. Şans eseri bu yapının da restorasyonunu ve modern eklerini de Han Tümertekin yapmıştı. Demin de belirttiğim gibi Demirören projesi hakkındaki gelişmeleri Cemil' den öğrendim. Neyse Cücük' üm şantiyeyi gezdim. Bina resmen ayrı bir dünya. Baya büyük bodrum katlarından çatısına kadar çıktım. Bodrum katında kocaman  kasalar vardı. Kasalar o kadar büyüktü ki işçilerin soyunma odası olmuştu. Çatısına kadar çıktım diyince çatı katı sanma Cücük. Çatının da üstüne çıktım... :D Manzara müthişti. Burada Cemil' den ve sevgilisi Merve hakkında konuştuk, dertleştik biraz. Sonra Cemil' i daha fazla işinden alıkoymamak adına ayrıldım.

Akşam Zeliha ile buluşacaktım. O yüzden Kadıköy' e geçtim vapurla. Kendisini beklerken Haldun Taner sahnesi gişesinden 20:30 daki Muhsin Ertuğrul sahnesinde oynayacak olan "Tehlikeli İlişkiler" oyununa bilet aldım. Kadıköy' de yemek yedikten sonra Kabataş' a oradan da Harbiyeye geçtik. Yolda Elif' in atttığı "Ayça hala vidanjöre gülüyormuş" mesajı okudum.. :D

Oyunu izledik. Oyun gayet başarılıydı Cücük. Dekor yoktu ama dekor görevi gören 5 tane büyük ayna vardı ki kovalamaca ve sondaki savaş sahnesinde görsel açıdan çok güzel olanaklar sundu bize. Ayrıca kostümler de ilgi çekiciydi. Oyunda dikkatimi çeken bir replik vardı onu seninle paylaşmak isterim : " Utanmanın da, acı çekmek gibi sadece bir defaya mahsus olduğunu yakında anlarsınız..."Levent Üzümcü başroldeydi. Bana diğer tanıdık gelen isim ise Binbir Gece' deki Nadide Hanım oldu.. =)

Oyundan sonra Mecidiyeköy' e yürüdük. Ara sokakları tercih ettim çünkü ara sokaklarını hiç keşfetmemiştim Pangaltı' nın. Çok da iyi oldu cumbalı sıra evlere denk geldim. Hoşuma gitti. Böyle kent okuması bol, şantiye çatısına çıkarken aksiyonu bol, film çekerken ve tiyatro izlerken sanatı bol bir gün olmuştu benim için. Kendine iyi bak Cücük...

0 yorum:

Yorum Gönder

 
◄Design by Pocket, BlogBulk Blogger Templates. Blog Templates created by Web Hosting