22 Nisan 2011 Cuma

Cücük Ç.

22 Nisan 2011 Cuma 0
Cücük! Çok boşladım gene. Halden anlarsın sen. İnan öyle bir ara verdim ki sana nasıl anlatacağım bilmiyorum. Kronolojik sıra bile tutmaz belki artık... Kusuruma bakma. Gecikmenin belli başlı nedenleri var. Başlıca neden proje tabi ki şaşırmadın. Vizeler falan da oldu. Birkaç kez de  ben üşendim. Gözden uzak oldun ama gönülden ırak olmadın bunu bil!

Herhalde seninle son buluşmamızdan sonra ilk önemli gelişme Apo' nun Eskişehir' den gelmesi ve bizim toplu buluşamız olmuştur. Uçan evde buluştuk Cücük. Sana kadroyu sayayım hemen. Ben, Apo, Çağrı, Cemil, Merve, Gülüzar, Sena ve Selin. Aslında Mihrican da gelecekti ama düşün hazırlıklarından dolayı gelemeyeceğini bana "resmi" bir mesajla haber etmişti sonradan. =)

Burada baya oturduktan sonra karnımız acıktı ve benim aklıma Cemil' le Merve' nin Mecidiyeköy' deki evlerine gitmek fikri geldi. Hem görmüş olacaktım hem de karnımız doyacaktı. Bir taşla iki kuş hesabı. Taksim' de Selin bizden ayrıldı ve evinin yolunu tuttu. Yolda Profilo' nun içindeki Migros' tan erzak aldık. Aldıklarımızın arasında dikkat çeken tek ürün ise "Cordon Blue" olmuştur  ki bunun hakkında (nasıl tükettiğimizin)  birazdan daha detaylı bilgi vereceğim.

Cemillerde takılırken ilginç olaylardan biri de yaklaşık 0.027 metreküplük boş alana sahip olan sephaya Çağrının belden aşağısının sığmış olması idi. Merve' nin hazırladığı zengin menünün yanında içindeki kaşarın dahi erimediği cordon blue lar da göz hatta diş kamaştırıyordu. Dışı çok pişmesin diye erken alınan  ürünlerin içi ne yazıkki soğuktu ve yiyemedik. Yemekten sonra ertesi hafta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Universitesinde gerçekleşen Ezgi' nin Günlüğü konseri için sözleştik. O günü öyle yaşadık Cücük. Keyifliydi. Uzun zamandır görüşmüyorduk.

Sonraki hafta için hakkında aklımda kalan aktivite şüphesiz Konser günüydü. Ama konser gününün kendisi başlı başlına benim açımdan kötüydü. Öncelikle o gün projeye yetişememiştim. Bir önceki gün çok çalıştığım için gece yatarken saati kurduğumu sandığım halde kurmamış olmam sonucu kalktığımda saatin 12:13 olması beni şaşırtmadı. Ayrıca şu son kurduğum cümle bana biraz kaşırık geldi ama anlamışındır umarım Cücük. O saatte kalmış olmamam rağmen hala derse yetişme çabam takdire şayandı aslında. 6 saniyede yüzümü yıkamam mı olsun 1 dakika 26 saniye içinde giyinmem mi olsun herşey süper hızlıydı. Ancak evden çıkmış olmama rağmen yetişemeyeceğimi Ozan' ın bana telefonda "hoca son kişiye bakıyor biter 5 dakkaya" demesi üzerine minibüsten indim. Koşuyolu' nda inmiştim. Koşuyolu' nda sevdiğim bir çarşı dokusu var ufak. İlkokulda orada takılırdık. Sera Cafe ve Sera Pastanesi vardı. Sera Cafe' den patso veya zengin alırdık. Nedensizce ayaklarım beni oraya götürdü. Patso aldım ve paket yaptırıp evde yemekti niyetim ancak Validebağ' da  yemek istedim. Yerken maketimin düşmesi ve çok katlı olan Plaza Otel' in ve muhtelif diğer binaların yamulması zaten derse gidememiş olmanın da verdiği hüzüne hüzün kattı. O kadar kastıktan sonra gösterememek ve haftasonu projeyi geliştirememek beni üzmüştü cidden. Neyse çok detaya indim belki ama iç dünyamda gerçekten fırtınalar kopuyordu. O duyguları sana metinle bile anlatamam belki.

O gün ayrıca konser günüydü işte. Spora gittim ve ardından Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyan arkadaşım Gülüzar' ın yanına gittim. Kaç yıldır burada oturuyorum ama içine hiç girmemiştim buranın. İyi oldu. Daha sonra Gülüzar ve birçok arkadaşını da alıp Kabataş' a gittik. Hatta yolda lise arkadaşım Merve' yi bile gördüm. Kendisi de aynı fakültede Resim okuyordu. Neyse işte Mimar Sinan' dayken bir yağmur başladı ki sorma. Biz içerde fotoğraf falan çektik o yüzden. Bu sırada Mihrican, Eyüp Sena, Cemil ve Merve de geldi hatta. Yağmur yüzünden konserin iptal olduğunu öğrenince Taksim' e geçmeye karar verdik. Orada takıldık. Ama işte gün nasıl başlarsa öyle geçti hakkaten.


Biraz akademik hayatımdan bahsedeyim. Tasarımda Özürlü Etmeni dersi için okulun içindeki ufak pembe köşke girmemiz gerekti. Bürokrasiyi damarlarımızda hissederek yaklaşık 2 saatlik engellemelerden sonra nihayet içine girmiş fotoğraflarımzı çekmiştik. Mutluyduk. Okulda okuyan nadir kişilerin buraya girme şansları olmuşdur herhalde. Ufuk Müge ve ben bunlardan birkaçıyız. =). Ayrıca İlk vizelerimi oldum. Güzel geçti. Yapı Fizği 2, Mesleki İngilizce 1, Toplumsal Yapılar ve Tarihsel Dönüşümşler, Yapı Yönetimi ve Ekonomisi hepsi geride kalmıştı. Yalnız ters giden birşey vardı. Proje. =) Biliyorsun Cuma ben gidememiştim Salı da hoca gelmedi. Onun yerine başka bir hoca baktı ve deyim yerindeyse beni yerden yere vurdu. Aslında kritikerinde haklı olduğu yerler de vardı ama bazı eleştrileri de mimari açıdan değil de sosyo kültürel açıdan oldu orada hocayle ayrı fikirlere sahip olduğumuz için bir fikir ayrılığına düştük. Yani o gün de moralim baya baya bozulmuştu. Canım sıkılmıştı falan. O gün ayrıca Doğuş' un doğumgünüydü. Çocuklar öğlenden Riva' ya Semih' lerin yazlığına gitmiş hatta beni de çağırmışllardı ama benim projeyi geliştirmem  gerektiği için bu teklifi refüze etmiştim. Akşam çizim yaparken çok canım sıkılmıştı o gün yaşananlardan ötürü. Çalıştığı içim öğlen Riva' ya gidemeyen Cansel akşam beni aradı ve Riva' ya gideceğini belirtti ve benim de gelmem  için de aşırı derecede ısrar etti. Ben de artık dayanamayıp "Koy gtüne rahvan gitsin!" diyerek teklifi kabul ettim. Ben Cansel Ali ve Göktuğ yola çıktık. Ayrıca Nazlılara da sürpriz yapmış olacaktık. Yolda minimum 165 km hızla seyreden ve aynı hızla makaslara giren Göktuğ yüzünden arkada Cansel' in kolu haşat olmuştu. Zira ben o kadar kasılmıştım ki Cansel' in kola yapışmıştım. =) 30 dakika gibi  rekor bir sürede Riva' ya ulaştık. Yolda Doğuşları korkutma fikri aklımıza geldi ve gece vakti kapılarını hayvan gibi çaldık. Bir de bunlar ahahtarı kapının üstünde birakmışlar üstleri de kitledik tam oldu. Kapıyı açınca da Arif Susam' dan "Pardon" şarkısını patlattık tam oldu vallahi. =)

Evde Semih Berkcan Nevzat Nadir Melih Doğuş ve Nazlı vardı. Güzel bir akşamdı Cücük. Semih gene alkolü fazla kaçırmış ve istifra eylemini sonuna kadar yaşıyordu. =) Sabah, gece geldiğimiz hızda dönmüşsüzdür herhalde ben yolda uyudum ve kısa sürdüğünü hatırlıyorum. =)


Ve bugün Cücük. Bugüne kadar özetleyerek geldim sana. Bugün biligsayar destekli tasarım dersinden sonra okulda maket yaptım. Bu sırada yanımda Uğur, Barış ve Erhan vardı. Ecem de kendi projesini çiziyordu. Maket yaparken arada Semih' in bana gönderdiği Mesleki İngilizce 1 ödevinin çıktısını aldım falan.Okuldan sonra Kadıköy' e gittik. Cansel Berkcan Doğuş Nazlı ve Semih Mosquito' da akşam yemeği yedik. Ardından Biber Cafe' de Tabu oynadık. Burada Doğuş ve Berkcan' la takımarkadaşı olmuş ve takımımız oyun boyunca hep geri kalmıştı. Lakin oyunun bitmesine yakın bir sürede çizerek anlatılan bölümde Doğuş' a kolay kelimeler gelmesi, O' nun anlaşılır çizmesi ve bizim de üstün(?) tahmin yeteneğimiz ile çifte zamanda tam dokuz kelime bilmemiz oyunu kazanmıza neden oldu . Hayatta mutlu olmayı bileceksin Cücük! Bu da sana abi tavsiyesi. Şimdi sana o kelimeleri açıklıyorum.
1.Tırpan
2.Nezle
3.Yüzük
4.Abajur
5.Yanardağ.
6.Sepha
7.Baston
8.Eşek
9.Matkap
 
◄Design by Pocket, BlogBulk Blogger Templates. Blog Templates created by Web Hosting